elektrokimya olayina gir, pil yap, kimyasal karisimlarla elektrigi ilet maddelerin iletkenliklerini karsilastirirsin boylece.

www.biltek.tubitak.gov.tr

sabun yapabilirisniz.. katı sabundan sıkılıdıysanız, sıvı sabun yapabilirsiniz.. gliserini ayrıştırmayacaksınız hepsi bu..

nitrik asit ile gliserini birleştirmeyin de ne yaparsanız yapın..

limonla ipod şarj etme falan vardı. geliştirilebilir belki.

kırmızı bir düğme yapın. kitle imha silahı yaptım, düğme de tetik deyin. basanların ismini "insanın kimyasında var predatörlük" başlığı altında not alın. (lisede kimyam zayıftı evet).

en klişelerden biri de , elektroliz.
suyu ayrıştırın , sonra oksijen ve hidrojene çakmak tutun.

meebo.com

meebo da cok kucuk gosteriyor herseyi, onu da denemistim

e arkadaşım aç meebo'yu Ctrl ve + tuşlarına bas bir iki kez. al sana büyük büyük yazılar. firefox için sölüyorum tabi.

webmessenger.msn.com lisanslı

yazilar degil sadece, avatar kismi, pencereler falan hersey kucuk

ctrl+ sadece yazıyı büyütmez, bütün görüntüyü büyütür. en azından opera'da öyle yapıyor.

www.ebuddy.com

www.iloveim.com

o zaman da cozunurluk gidiyor, yazilar kayboluyor

herseye cevap yetistiriyorum ben de:)


@arche yazdiklarimi hic okumadin heralde

@sallayancay
firefox 2'de sadece yazılar büyüyordu. firefox 3'le birlikte her şeyi büyütebiliyoruz artık. sadece yazı büyütme olayı da var.

webmessenger.msn.com kullanmıştım ben de official olduğu için. opera'daki görüntüsünü daha çok beğenebilirsin.

bende samsung'un bundan azıcık üst bir modeli var ama tepki süresi hariç aşağı yukarı aynı.hatta bu: www.hepsiburada.com ama bitmiş.
diğerlerine de bakmıştım mağazada philips de güzel görüntü verme açısından ama bence samsung basar.

inca falan bulaşma bile bence.

2053bw falan alın... dvi siz lcd almayın, inca da almayın... hepsiburada da pahalı satıyor, incehesap a , netsiparis e falan bakın...

benden uyarması...

samsung varken inca almak sacmalik. ben bunu yaptim siz yapmayin..

tekrar olacak ama inca almayın.

gecmistir. eger kurallar degismediyse tabii.

geçmiştir. C geçiyor en düşük bildiğim.

hatta derhal starsa bakmalisin bence ders secimim ne zaman aciliyor diye.

gençler derken ? hangi yaş aralığı ? üniversite gençliği mi, öncesi mi vs vs..
sağlıklı istatiksel bir bilgiye ulaşmanın zor olduğunu düşünüyorum bu tarz kategorize edilmiş olarak. belki anketvari bişiler olabilir.

15-25 yas arası. fazla genel belki ama çok da uydurma olmadığı sürece her bilgiyi değerlendirebilirm. yeter ki ankete dönüşmesin:)

her sene kimi firmalar "türkiye internet raporu" hazırlar. arama motoruna "türkiye internet raporu 2005-2006-2007-..." vb. gibi şeyler yazarsanız mutlaka güzel bilgiler çıkacaktır. "türkiye internet raporu 2007" yakzdığımda bir tane beyent üniversitenin öğrencilerinden birinin araştırmasına hemen göz attım ama sizin istediğiniz şekilde göremedim. bence ülkemiz üniversitelerin yönetim bilişim sistemleri vb. tarzı bölümlerinden istediğiniz bilgiye çok şekilde ulaşırsınız.

misal 2006 için sabah gazetesinde şöyle çıkmış :
arsiv.sabah.com.tr

bu raporun ayrıntılısı da vardır ama nasıl ulaşılır bilmiyorum.

@joe; ben de okudum 2005 ve 2007 raporlarını ancak en çok tercih edilen sitelere dair herhangi bir bilgi yok orada maalesef:(

vallahi sizin istediğiniz şekilde ayrıntılı bilgiye ulaşmak zor olur kaanatindeyim. ancak internet kafelerde takılan gençler üzerinde bir anket-araştırma uygulanabilir. gerçi orada da kafe koruma programları var sağlıklı sonuç vermez :)

ankete dönüyor sanki biraz ama, sanırım feysbuk ilk sıradadır.

www.alexa.com
alexaya gore türkiye'de en cok ziyaret edilen ilk 100 site bu tabii yaş aralığı, meslek, cinsiyet vs. konuya dahil olduğu zaman işler karışıyor :)
ki sanırım belli bi kesimin bu tarz bilgilerine alexa harici kolay kolay ulaşamazsınız. istediğiniz bilgiler değerlidir ve iyi para eder istatiksel olarakta bulabiliceğinizi sanmıyorum. malüm şirketler bu işler için büyük yatırımlar yapıp anket gibi şeylerle bilgi toplamaya çalışıp ciddi paralar harcıyor ona görede ürün çıkartılabilir en yoğun ilgi alanına göre site açılabilir sektöre girilebilir vs. zaten türkiye'de interneti en yoğun kullanan yaş grubunun 15-30 olduğunu göz önüne alırsak alexa iyi bi kaynak olabilir.

İstatistiki bilgi istiyorsanız elinize kağıt kalem alıp, Taksim'de 1-2 hafta boyunca günde 1-2 saat dolanıp gençlere anket uygulayabilirsiniz. En doğru sonucu bu şekilde elde edersiniz sanırım. Hem zevkli de olur hani..

Not: tabi daha sağlıklı veri elde etmek için anket sahasını da değiştirmeniz gerek, sırf taksim'de dolanmakla olmaz bu iş ama orda daha rahat yaparsınız bu işi diye söyledim..

genç işi zorlaştırıyor da. genel durum şöyle imiş:

yuzde100.wordpress.com

www.google.com&q=&geo=TR&date=today%2012-m&clp=&cmpt=q

belki işe yarar

www.google.com&q=&geo=TR&date=today%2012-m&clp=&cmpt=q

da koyduğum link çıkmıyo. o zaman bkz. google trends

çikolatalı krema. hatta fındıklı çikolatalı krema vs

valla bizim evde hepsinin adı "şokella" olarak geçer.

kakaolu fındık kreması

"çokomel" ahaha küçükken ben böyle diyomuşum annemin yalancısıyım : )

Türkiye pazarına ilk chokella girmiş herhalde ki, yıllar yılı biz bu gıda maddesini markayla özdeş tuttuk hep 'şokella' dedik. Hatta valide abarttı, 'şokerila' dedi ki daha da sevimli oldu. Tıpkı Selpak, Orkid, Kalebodur vs. durumu işte.

Kakaolu fındık kreması olsa gerek tanımı. Ama çok sevimsiz be. :) Düşün, pazar saat 11.00 suları maaile kahvaltıya toplanılmış, anne sesleniyor şekspiryen tiyatrocu gibi: "Oğluum gel hadi ekmeğinin üstüne kakaolu fındık kreması sürdüm". Çok itici. Bu arada, galiba ailemi özlemişim.

biz de mısır gevreğine corn flakes dercesine kakaolu fındık kremasına şokella diyoruz.

ekmege surulen cikolata.

ikinci dunya savasinin hemen sorasinda ferrero amcamiz icat etmis bu seyi. ilk nutella cikti yani. bunada italyanlar super krema diyolardi yani ben bi dergide okumustum. ferrero amcamiz bulduktan sonra nutella die markasini yapmis. ondan sorada sarella sokella cokokrem vs vs

edit: bunun icinde findikda vardir sadece erimis cikolata degil yani.

en.wikipedia.org

evet efenim mac'de her program calismamakta. arti, mac icin cok cok az crack'lenmis ya da free program bulmak soz konusu oldugundan, cok fazla program secenegi olmayabilir. yani aliyorsaniz, lisansli almak durumundasiniz.
buna ek olarak, sadece orta ve buyuk olcekli firmalar mac icin program oyun vs yazmakta, kullanilan x programin mac uyumlu versiyonu olmayabiliyordur.
tabi bunu kategorize etmek cok uzun sureceginden, baslangicta gereksinim duyulan programlarin mac versiyonlari var mi yok mu bakilabilir ve lisans mevzu da buna gore belirlenebilir..

temel her programın mutlaka kendisini veya alternatifini bulabilirsin. ama windowstaki kadar sorunsuz olmayacaktır tabii. windowsta bir programı hemen bulup kurmaya alıştığından dolayı ilk başlarda sıkılabilirsin.
oyun açısından pek parlak bir durumda değil mac. bulursun bazı oyunları ama.. şans..
mrtksn'in de dediği gibi, en kötü ihtimal win yüklersin acil bir durum olduğunda. (windows performansı konusunda hiçbir şekilde endişelenmeye gerek yok)

windows yüklemediğin taktirde mutlaka problem yaşarsın. eski programların ve oyunların çalışayacak zaten mac os'ta. çünkü exe diye rar diye bir şey yok. :)

her şeyi baştan bulman gerekiyor mac os için.

madem windows kuracaksın o zaman ne anladım macten?

bende mac düşünmüştüm de o para o donanıma verilmez deyip normal pc aldım.

seinfeld ve scrubs'ı saymamışsın ama cnbc-e dediğine göre izlemişsin herhalde.
3rd rock from the sun izlenebilir, ben severdim. that 70's show da çok kötü denemezdi.

fakat en önemlisi curb your enthusiasm!!! bu diziyi izlemediysen hemen izle derim.

(bkz: green wing)

dsmart'ta comedy smart kanalinda "that 70's show" var ve kesinlikle harika.

(bkz: two and a half men)

(bkz: the office)

(bkz: cheers)

izlemediyseniz, my name is earl, tek geçerim.

(bkz: the it crowd) öneriyorum şiddetle ingiliz dizisi 2 sezon 12 bölüm totalde büyük keyif alarak izleyebilirsiniz.

(bkz: everybody hates chris)

30 Rock.

Tnt yakinda vermeye ba$layacak.

kesinlikle flight of the concorde.

türkiyede ne hikmetse kimse duymamış.

Spaced (özellikle 2. sezonuyla. ilk sezonu bi şekilde izlemek lazım) çok eğlenceli.

Böyle değerler anlık olabilir, kısa süreli hesap hatalarından olur; uzun sürmesiyse ancak şöyle olabilir gibime geliyor, riaa ve benzeri kuruluşların sahte sunucu ve istemcileri var, p2p ortamlarını bozmak için kurulan, dc++ ı kandıracak şekilde böyle bir değer göstermesine sebep olabilir eğer onlardan birine bağlanmışsanız.

dosya boşsa böyle olabilir. için boş datayla doludur yani muhtemelen

aslında aynı ağdaki bir kullanıcıdan çekmişseniz dosyayı mümkün gibi sanki.

super cars 1-2 ve overdrive vardı amiga'da..

bu arada soldaki fotodaki oyun nedir?

(bkz: death rally) klasiktir

(bkz: road fighter)

tam olark üstten görünüş olmasa da

generally

@pispinti, micro machines olsa gerek o. hangi versionu bilmiyorum

Tam üstten olmasa da ignition güzeldir...

tam üstten olmasa da dediğiniz oyunlar da gayet aradığım tarzda, sağolun hepniz.

@pispinti ve
@nochristrequiress; sol resimdeki oyunun adı "KRally". nokia telefonuma yüklediğim bi oyun, nokia tel.iniz(S60 sistemli) varsa şiddetle tavsiye ederim..

Soldaki resim bana 100% Nitro'yu hatirlatti. 3-4 kisi oynayabiliyordun ve boyle gozukuyordu asagi yukari. Cok da guzeldi ha.

micro machines var bir de ama eskidi tabi artik

cepleri delmesin, batmasın oramıza buramıza diye.
(attım)

cebe/cüzdana/zamanında keseye koyulduğunda kesmesin sivri tarafları diyedir sanırım.

ama o zaman köşeleri yumuşatırlardı yine kesmezdi.. otomatlara kolay girsin diye olabilirmi acaba? ama taaa ne zamandan beri, o zaman otomat varmıydı? belki sayması kolay olsun gibi birşey olabilir veya dayanıklı olsun diye.. belki de hiçbir sebebi yoktur, ilk yapan öyle yaptı diye gidiyordur o şekilde yani..

kesin bilimsel bir cevap veriyorum: yere dustugunde yuvarlansin yuvarlansin bizi pesinden surukleyip en olmadik yerlere girsin diye !

çünkü insanlık tarihinden beri daire kusursuz bir şekildir. düşünürler ve bilimciler evrendeki en kusursuz şeklin daire olduğunu düşünmüşlerdir. benim aklıma bu geldi direkt.

köşeli şeylerin mukavemeti daha düşüktür diye biliyorum (ama bu biraz ümmi bir bilgi, mühendis filan da değilim) ve bu yüzden dikdörtgen bir para kolayca kırılabilir. oysa yuvarlak para kırılmaz...

maçlarda kafa yarmasın diye. taa roma imparatorlugunda arenalarda gladyatorlerin kafası yarılmasın diye.

ben de korsan yapmak daha zor diye duymuştum tırtıkları falan yapmak daha zormuş yuvarlak olunca

eskiden; yani paraların altın, gümüş vb kıymetli maddelerden yapıldığı dönemlerden kalma birşey. bu tip paralardan eğelemek yoluyla belli miktarı çalınırmış, bu nedenle yuvarlak gibi bu tip bir olayı kolayca gösterebilecek bir şekil seçilmiş. hatta kenarlarında bulunan tırtıklar da genelde bu maksatlıdır.

ha kaynak veremem, aklımda kalan bu ama.

alchoburn dogru soylemis. hubberd o brienin economics adli kitabindan okumus ve ekonomi hocamdan duymustum bunu.

ben anlamadım,eğelemek derken?

(bkz: #1221514)

valla kafa yarmasın kısmına katılamayacağım kafama esaslı bir para yediğim için... yuvarlak para fırlatıldığında yuvarlak olması sebebiyle süper bir ivmeyle frizbinin ağırı gibi hız kazanıyor ve LAAAK diye kafaya oturuyor. gözümde şimşekler çakmıştı. bu yüzden sağa sola fırlatılmasın can yakmasın "myth" i çöpe gidiyor.

yok,okudum da gözümde canlanmadı.
bu olay ile nasıl çalıyorlar?

Cunku,

-daha az asinir
-topluca uretimi daha kolaydir
-tutmasi ve otomatlarda kullanimi daha rahattir

www.coinworld.com


alchoburn un dedigi de surda yaziyor:

en.wikipedia.org

The milled, or reeded, edges still found on many coins (always those that were once made of gold or silver, even if not so now) were originally designed to show that none of the valuable metal had been shaved off the coin. Prior to the use of milled edges, circulating coins commonly suffered from "shaving", by which unscrupulous persons would shave a small amount of precious metal from the edge. Unmilled British sterling silver coins were known to be shaved to almost half of their minted weight...

Sifir derken uzerinde isletim sistemi var mi? Onun kapladigi yeri hesaba katalim. Uzerinde gelen programlar vs.

treesize isimli program ile neyin doldurduğunu öğrenebilirsin. dosya sistemindeb ir hasar da olabilir bu yüzden boş alan yanlış raporlanıyordur. önce önemli dosyalarının yedeğini al ve sonra scandisk yap. alanın artmazsa treesize.

evet bilgisayar vista yüklü olarak gelmişti...

vistaysa normal, baya yer kaplıyor

passion: yapma gözünü seveyim.... 30gb yer kaplayan bir işletim sistemi mi vista? Sorumu tam okumadın sanırım...

tek bir hard disk'in olmaması sanırım ayrıca. 40 gb hard disk kalmadı gibi birşey artık. ayrılmış olmasın o?

ben 30 gb boş sanmıştım, aşağı yukarı 10 gb yer kaplamıştı vista laptopta. zaten 40 gb hiç bir zaman gelmez, 2 gb falan sistem kendine ayırır. bence de bölümlenmiştir 10 gb gözüküyorsa.

"30gbı dolu gözüküyordu" diyor ama muharrir. dolu gözüyorsa nasil bölümlenmemis olur ki?

sınırlı bilgimle söylüyorum.
limited şirkette ortakların sorumlulukları koydukları sermaye payı kadardır o yüzden güven probleminiz varsa çok da sıkıntılı bir durum değil. en az iki ortakla kurulan bir şirket olduğundan tahmin ettiğim kadarıyla siz de bu yüzden ortak oluyorsunuz. eğer böyle ise fazla sıkıntı yaşayacağınız sanmıyorum.

bağkur a gecmeniz gerekir..iş yeri sahıbı statusune gecersın.

%1 hissedar şirket kararları vs üzerinde pek fazla bi söz sahibi olmaz.

sakat iş. ilerde batar matar büyük batar direk sorumlu olursun. donuna kadar gider valla. neme lazım %10 falan değilse girmemek lazım zira %1 in sana net bir getirisi olmayacaktır.

gom player açamadığında codec bulma konusunda yetersiz. Her dosya için ayrı oynatıcı yerine; kmplayer kurun rahat edin derim...
bu zamana kadar wmp, mpc, bsplayer, vlc, gom kullanmış/denemiş biri olarak söylüyorum.

vlc'yi media player olarak tek geçerim. bir kez kullandım bırakamadım. işini yapıyor ve bırakıyor.

vlc'nin altyazı problemi fıtık ediyor adamı.ubuntu kullandığım zamanlarda mecburen vlc kullanıyorum ve sevemedim bir türlü ama başka düzgün seçenek de yok ubuntuda tabi.

kmplayera bakayım bi.

peki dosyanin downloadi sorunsuz olarak tamamlanmış mı? gom'un açmaması çok ilginç geldi..

sorunsuz.rarlar sağlam bir şekilde açıldı.
codec sorunu olduğu belli zaten.
3 film de unseen sürümü üçü de çalışmıyor.
ayrı ayrı rapidden indirmiştim.

sistemdeki bütün codecleri (yüklüyse real player ve quicktime player'ı da kaldırın.) ve gom player'i kaldırın. 1 nolu adresten en güncel k-lite mega codec pack'i indirin. bu paketin içinde real alternative de var, yani rmvb dosyaları için real player yüklemenize gerek kalmayacak. quicktime dosyaları için de, 2 nolu adresten en güncel sürümü indirin. k-lite mega codec pack ve quicktime alternative'i yükleyin. (k-lite mega codec pack'i yüklerken bazı seçimler yapmanız gerekecek, codeclerin hepsini işaretleyin, onun dışındaki yardımcı programcıkları kaldırın.) daha sonra gom player'in en yeni sürümünü kurun. (kurulumda size neleri kurmak istediğinizi soracak, o pencerede gom player'ın kendi codeclerini kaldırın, yüklemesin onları, çünkü diğer codec'lerle çakışabilir. parantez içinde "recommended" gibi bi şey yazar, sallamayın siz onu :)) gom player'ı ilk kurduktan sonra açınca bi kaç ayar soracak. "normal" ve "kaliteli" gibi 2 seçenek sunacak size, "normal"i seçin.

bu genel bi anlatım oldu, ama bunları yaparsanız bi sorununuzun olmayacağını düşünüyorum.

not: ubuntu'da smplayer kullanmanızı öneririm.

1. link: www.free-codecs.com
2. link: www.free-codecs.com

@edge_nabby
işte onların hiçbirini yapmadan kmplayer yüklemek tek başına çözüm... Kolayı varken işi uzatmak niye?

@late viper
haklı olabilirsin, kmplayer hakkında bir bilgim yok. ama kmplayer yüklerken bütün codec'lerin yüklendiğini zannetmiyorum. mesela temiz bir windows'a sadece kmplayer kurarak quicktime (mov), real player (rmvb) dosyalarını, flv, ogm, mkv, 3gp dosyalarını açabilir misin?

aslında kmplayer denemişliğim var, ama karışık gelmişti ya da becerememiştim. gom player'dan memnundum.

@edge_nabby
ben temiz xp kurduktan sonra gom kurdum, codec modec kurmadım... Mov açmadı, yarım dosyalarda sorun çıkardı, burada sordum ettim. Sonuçta gomu sildim ve kmplayer kurdum her şeyi açıyor sağolsun.
kmplayer kendinden codecli diyebiliriz, gerekli şeyler bereberinde geliyor. Yani herhangi bir xplayer gibi "ben her şeyi açarım ancak önce şu codecleri kur" demiyor, "ben her şeyi açarım, bak codecleri de yanımda" diyor.
Şu ana kadar söylediklerinden "ogm" hariç hepsini denedim, açıyor...

@late viper
eğer hiç codec yüklemeden (quicktime player ve real player da yüklemeden) quicktime ve real media dosyalarını açıyorsa ogm'yi de açıyordur. süpermiş o zaman. windows kullanırsam ilk olarak kmplayer yükleyip deneyeceğim. teşekkürler.

www.mackolik.com ve istatistiklerine hayran oldugum www.sporx.com

teşekkürler. güzelmiş. :) bir soru daha ey ahali, trabzon sizce alt mı üst mü? :D

alt ve 1

ben üst ve 2 dedim ama..bakalım :)

hayirlisi. ben oynamadim ama. hatta 1 aydir uzak durmaya calisiyorum soyleyeyim. sadece tahmin yani.

ayrica mackolik.com'a bagli www.sahadan.com 'da var. kullanimi daha iyi ve rahattir.

alt üst zor da 2 olması baya bir uzak ihtimalmiş gibi geliyor bana

2 veya 0 oynanabilir çifte şans işaretlemeden. bana beraberlik kokan bir maç gibi geliyor. alt üst olayı için üst diyorum.

onun baya bürokratik işlemi var diye biliyorum. frekansı falan almak için vs. en kolayı online radyo kurmak, shoutcast le kolayca oluyordu sanırım.

network sekmesinde bi aralar vardı başvuru bölümü, hala duruyor mu bilmem.

ocakbaşı falan belki.

kaliteli puro + viski + poker.

Dansöz getirin, ille striptiz yapması gerekmiyor...

ben de kesinlikle şöyle krallara layık bir yemek isterdim heralde.

oo
çalgıcı takımı alınır tenha bir eve gidilir.cilingir sofrası kurulur.her türlü istek caldırılır.olmadı bide dansöz getirilir..degmeyın keyfe.

Ben de aldım gecenlerde ve ben de İzmir'de yasıyorum.Bos kanal bulmak neredeyse imkansız,hatta ben arabanın antenini bile soktum,ona ragmen ayna gibi cekmeye devam ediyor adi radyo.Neyse sonunda bos bir yer buldugumda da (ki semtine göre bile değişiyor) ses cok tatmin etmedi beni.

ankara'da arkadaşta vardı problemsiz çalışmaktaydı, izmir'de neden öyle anlayamadım. teypin arkasında bir yerlerde aux çıkışı olabilir

Ben Ankara'da kullanıyorum gayet memnunum. Bir yerden Ankara'daki yerel radyoların listesini bulmuştum oradan boş frekans seçip ona ayarlamıştım çakışma parazit olmuyordu. Ses kalitesi de gayet iyiydi bu şartlarda. Ama çok yakın frekansta başka bir yayın varsa cızırtı olur haliyle...

bu cihazı eğer aracınızın teybinde aux girişi varsa almanızı tavsiye ederim. temiz bir ses almak çok zor hakikaten. bir de bunların hafızasız olanları var, sadece flash bellekleri ve sd card'ları okuyor. böylece 8gb'lık bir flash bellek takıyorsanız cihazın hafızası otomatikman 8gb oluyor

cevaplar için teşekkürler
aux girişi derken teyip üzerindeki bir girişe mp3 player bağlayarak teybi bypass edip o mp3 playerdan gelen müziği hoperlörlerden süper bir şekilde duyma olayını mı kastediyorsunuz?

eğer teybimde öyle bir giriş olsa hiç kasmaz kendi mp3 playerimi bağlardım
yıllardır saçma sapan şu garip kaset şeklindeki adaptörden mono ses alarak dinlediğim müzikten tad alamamaktan bıktığımdan böyle alternatif(transmitter) bir yol arıyorum da.

ama sanırım bu olay da çok çekici gelmedi bana,sanırım almayacağım.

frekans çakışması olmasa da ses kalitesi oldukça düşüyor, sonuçta fm yapıyor adam. aküden parazit kapmaması için çakmağın çıkışına küçük regülatör gerekebiliyor.
uğraşılmaz.
kaset adaptörlerinin mono olmayanları da var, çok güzel sonuç veriyorlar. bahsettiğimiz dönüştürücüden kat kat iyidir. kaset adaptörlerinin düzgünlerine bakın derim.

ben tüm bankamatik kartlarımı bankadan aldım. sanırım sadece kredi kartlarını eve gönderiyorlar.

adrese teslim ediliyor. eğer verdiğiniz adreste sizi bulamadılarsa kart şubeye dönmüştür. telefon edip sorabilirsiniz.

vakif bank gondermiyor mesela, inletiyor resmen adami... garanti'den almi$tim, eve gonderdi o. bankadan bankaya degi$iyor galiba..

yapi kredi de eve gonderiyor.

benim iş bankası. sanırım şubeye gitmem gerekecek. cevaplar için sağolun. iş bankası için durumu bilen varsa sevinirim.

teşekkürler :)

kartın hesabının bağlı bulunduğu bankaya gideceksiniz.

garanti eve gönderiyor her türlüsünü.

çeşit çeşit var, dişe kesinlikle zarar veriyor. hassas bir diş yapınız varsa unutun zaten. iki kere yaptım. ilki iyi kötü oldu, ikinci de 3 yıl sonra falan yapayım dedim, ağrı başladı. jel olandan yapmıştım ben. geceleri yatmadan ağzıma takıyordum. ne yazık ki bunlar diş üstündeki kalıntılarla beraber diş minesinden de birazcık götürüyormuş. dişçi bizzat söyledi. fiyatları bilemeyeceğim ama jel olan geçen yıl 100 milyon mu neydi, bir kaç gün sürülüyordu tüp. sigorta kapsamını bilemiyeceğim ama o reklamlardaki beyazlıklar zaten imkansız, temiz tuttuktan sonra zaten olay bitiyor.

sigortaya girmez tedavi edici bir işlem değil.
şuanki beyazlığıyla istediğin beyazlığın uzaklığına bağlı olarak zararlı birşey istiyor olabilirsin.
ücret aralığı da yöntemine göre değişiyor. (ofis tipi dediğini anlamadım, tezgah üstüler ise bence boşver derim. doktora gitmek zarar görme ihtimali konusunda daha akıllı bir tercih olur)

ya işte birisi doktorda yapılıyormuş biri evde yapılıyormuş. sözlükte de biri iyi diyo biri kötü diye kafam karıştı yani.

(bkz: opalescence)

ayrıntıları için diş hekiminize danışınız...

Amerikadan kuzenim getirmişti bana Crest White Strips diye bişi. Pakette belli bir süre kullanacağın bantlar mevcut. Bu bant sayısı ürün tipine göre değişiyor. ben 7 günlük olanını kullandım. 28 çift (14 alt+14 üst)

diş etlerime pek bi zararı olmadı ama dişlerimi hassaslaştırdı. kullandığım sürede minik sızlamalar yaşadım ama istikrarlı kullanınca kesinlikle fayda ediyor. zararları nedir bilemem ama amerikada 4-5 yıldır deli satıyor.

ps: gittigidiyor'da satanlar var. birkaç tane gördüm. istersen biraz araştırıp kullanabilirsin. tavsiye ederim.

armadillo galiba

Armadillodur o hayvanın ismi.

insan rüyasında 'armadillo' görür mü yahu...
bilinçaltım beni korkutuyor bazen!

ps. yakın zamanda herhangi bir belgesel veya benzer bir şey seyretmedim.

pangolin de olabilir

o pokemon da sandshrew herkesten farklı bişey demiş oliim

valla ben bu işlere uzak kaldım baya ama google'dan PSP custom firmware diye aratırsan çıkar tüm gerekli dosyalar ve dökümanlar. Dark_Alex elemanından başka kasan da yoktu sanırsam.

nerde oldugunu söylersen yardimci oluruz

her zaman neler yiyorsan onları ye bence. bu saatten sonra bünyenin dengesini sarsma. bir de dışarıdan yeme. sonra sınava girerken yanında bi ağrı kesici bulundur ne olur ne olmaz o stres ağrı yapabilir.

ishal yapabilecek her $eyden kacin.

redbull, pavırreit, oralet, şekerli su, okunmuş su filan boş şeyler.

akşam 22 gibi yat uyu birşeyin kalmaz. tabi sabah çok iyi bir kahvaltı gerek. kahvaltının da öncesinde sabah 6-7 gibi kalkıp 20dk evde odalar arasında at koşturup, hafif spor hareketleri yaparsan ve arka fon müziği de "eye of the tiger" olursa bırak da öss senden korksun. nerden mi biliyorum pazar günü 8 veya 9.girişim olucak(evet heryıl girdim aksatmadan) :) tembel değilim ahaha 3.üniversite hedefim ayıptır söylemesi (:

katafalk'ın dediğini de dikkate al bence, kardeşim midesini bozmuştu ve öss sabahı ishal. bu yüzden enerji içeceği falan deneme bence de.
uyku problemini uzun süredir yaşamıyorsan sınavda da yaşamazsın inşallah rahat ol :) benim de sınav gecesi uyuyamama gibi küçük bir sorunum olmuştu, onun sebebi de geç yatmaya alışık oldugum için erkenden uyuyamadım, bu yüzden her zaman yattıgın saatte uyu derim, ne çok geç yat abartarak ne de erkenden yatağa gir.

winsome'ın dediğine katılmıyorum (winsome da kızacak şimdi bana; hep bana karşı tezler sunuyorsun diye ama, ne yapayım?! eheheç).

sanki yarın sabah dersiniz var da okula gidiyormuşsunuz gibi yatın. hani yarın dersiniz vardı sabah 7'de kalkmanız gerekiyordu ve kaçta yatardınız sorusuna kendinizce cevap verin yatacağınız saati öyle ayarlayın. yoksa sınava uykusuz ve yorgun gidersiniz. ben öyle olmuştum. 10'da yatağa girip 3'te uyumuştum. sonra tabii uykulu bir sınav...

başarılar.

bence sınav günü sizi ummadığınız bir şekilde etkileyebilecek herhangi bir şey yiyip içmeyin, sebze yemeği gibi hafif şeyler yiyin. vücut hamsa spor yapmaya çabalamayın. akşam vakitlice yatmaya çalışın ama vücudu hiç alışık olmadığı bir saatte uyumaya da zorlamayın. bir de en iyisi "bu zamana dek çalıştım, elimden geleni yaptım, artık ne olacaksa olacak" diye düşünmek ve fazla canını sıkmamak.
başarılar.

öss gecesi sadece yarım saat anca uyumuşumdur. sabah da hayatımda o an ilk kez denediğim kahveli kola içmiştim. gayet normal bir şekilde sınavı da bitirmiştim. şimdi düşünüyorum da, manyak mıymışım neymişim denemeyin bunu sakın ne olur ne olmaz.

olay kana sindirilmeden karışacak şeker kullanmakta. bal mesela.

İş başvurularında o alacağın belgeden ziyade Cv'ne o firmadan referans olarak göstereceğin kişinin numarasını dikkate alacaklardır. Direkt olarak onlarla bağlantıya geçerler gerek görürlerse.

benim bildiğim kadarıyla yeterli. zaten ya o tür bir belge ya sertifika veriyorlar türkiye'de. orada da durum aynıdır.

ben gönüllü yaptığımda o belgeyi verdiler, logolu zarfı da unutma.

bunu ariyorsun galiba?

de.youtube.com

yok bu değil, benimkinde klarnet keman falan vardı. balkan ezgileri doluydu.

ön dişlerdeki dolgularda özellikle kesici kenarı kapsıyorsa düşmelerin olması sık rastlanan bir durum malesef.her durumda ısırarak birşeyler yemekten kaçınmalısınız. kırığın büyüklüğü ve şekli hakkında çok fazla fikrim olmamakla birlikte gittiğiniz hekimle lamine kaplamaların uygunluğu hakkında görüşmenizi tavsiye edebilirim.

kırığın boyutu önemli,aşırı basınç gelen bir bölge, 10 sene önce muhakkak daha küçüktü ama şimdi daha büyük bir alan olmalı ve her zaman dolgu ile tedavi edilemeyebilir. hekim daha korumaya yönelik belki başta dolgu ile tadavi etmeyi denemiş fakat şimdi ikinci kırılmadan sonra olayı protezle tedavi etme yoluna gidecek gibi bir ifade algılıyorum söylediğinden. zaten bu tarz vakalar süper ötesi profesyonel yerlerde her zaman laminate ile tedavi edilir. ön bölgeye dolgu daima geçici bir tedavi yöntemidir, tabi bu bazı yerler için, genelde sana yapılan dolgu standart tedavi prosedürüdür. şimdi eğer protez (kaplama) kaçınılmazsa senin hangi protezi tercih edeceğindir.

di$in 4'te 1 lik kismi yok neredeyse. bugunku kirilmadan sonra doktora daha gitmedim ne sekilde tedavi etme yoluna gidecek bilmiyorum. "lamine/laminate kaplama/tedavi" tam olarak ne ifade etmekte? ayrica "..şimdi eğer protez (kaplama) kaçınılmazsa senin hangi protezi tercih edeceğindir." demi$sin hoca, bunun ce$itleri nelerdir, dolgudan falan daha guvenli/saglam midir?

protez uzmani bir di$ hekimim var. cok da iyi biri. onu tavsiye etsem ? olma mi?

bende uzun zaman önce düşüp dayımın gelin arabasının kapısına ağzımı vurdum, hiç bir yerim kanamadı ama |_/|__| bu şekil kırılmıştı, 2003 te kırık yeri bi dolgu malzemesiyle kaplayıp şu şekle getirdi |__||__| . sonra ağzıma mavi bi ışık soktu (zannedersem rengini mi ne düzeltiyormuş bilen varsa bu mavi ışığın ne bok olduğunu bi yazıversin) bir kaç gün içinde düşebilme ihtimali var, eğer düşmezse kolay kolay birşey olmaz dedi. o günden bu güne hiçbirşey olmadı (sadece bir kere bir yerden atlarken dizim çeneme çarptı (nasıl olduğunu sormayın aniden oldu) çok çok küçük bir parça koptu)

@zeke - ben de bundan korkuyorum zaten, surekli kiriliyor falan diyorlar..i$allah bu sefer yaptirdigimda son olur.

@safepassage - $u an bulgaristandayim, once pazartesi burada bi doktora gorunicem.. eger burda yaptirmamaya karar verip, yakinda turkiyeye donersem, olabilir. tavsiye icin te$ekkur:)

@vincenzo - o mavi $eyden bana da yapmi$lardi, dedigin gibi biraz ba$ta dikkat lazim heralde.. i$te bu bahsettigim ufak kirilma, yapildiktan kisa bi sure sonra olmu$tu... ona da raziydik ama $imdi tum dolgu yeniden kirildi:(

benim de ön dişimde kırık vardı tee çocukluktan kalma. sonra mısır yerken bir daha kırıldı. klasik dolgu gibi bir malzemeyle tutturdu gene duruyor. normal bence sert bir darbe gelince dökülmesi ama 1 hafta sonra kırılması trajik olmuş. geçmiş olsun.

bi arkadasımda var..yaklasık 5 aydır satmaya calısıyo..satılmaz dıye bısey yok ancak cok dusuk alıyolar..

renault dandiktir onu bilir onu soylerim.

çirkin bir araba..kız arabası..benzer olarak honda jazz/nissan note/mitsubishi colt bakabilirsiniz ama zevkler ve renkler tabi..kullananlar memnun

tosbalarında olduğu gibi twingolarında hastaları var.ama ben onlardan birisi değilim.
ayrıca honda jazz ve mitsubishi cold twingonun yanında ferrari gibi kalır.

öncelikle taktik olarak 4-2-1-3 öneririm hem defansta sağlam olur hemde atak gücün azalmaz. Bu taktikte defansı hiç bozma defansın kanatlarına hızlı adamları koy. önlerindeki ikiliyi ise defansı ve body balance denen şeyi yüksek oyunculardan seç ve aralarını birazcık aç, yani ortadaki iki defans oyuncusunun önlerinde oynasınlar. Forvetleri ise bi tanesi ortada kaleye doğru yaklaştır diğer ikisini ise ceza sahasının köşelerine koy ve bu iki adam hızlı olsun ortadaki adamın ise kafa vuruşları falan iyi olsun. duvar pası yapmak için pası atarken L1 tuşuna basılı tutarsan senin pas atan adamın pası attıktan sonra ileriye doğru koşu yapar sende onun önüne ara pas atarsın al sana duvar pası. Kendini yere atma olayına hiç girme sarı kart gösteriyor çoğunlukla hakem.

ben sana 3-6-1 b1'i öneririm. bu taktikte orta sahada çift ön libero, iki kanat ve forvetin arkasında iki tane amc oluyor ki bu da hücum için yeterli olduğunu gördüm şimdiye kadar. ön liberoya iki güçlü adam hızlı bir forvet ve oyun stiline göre hızlı ve güçlü olması gerekebilir kanat oyuncularının. (bu taktikle oynamak için en ideal takımlardan biri kamerundur) ver-kaçı zaten redstreak anlatmış. random konusunda bir bilgim yok.

bence 5 3 2 yap ama şöyle dizilcek. :P ( Karışmasam olmazdı :P )

x x

x x x

x x
x x x

K

K: kaleci
x: futbolcu adam
Not: Oyuncuları aynı hizada dizdi mesajı yollayınca. x'leri ortalayıp dağıtıyoruz.

taktikle olacak iş değil o. menude individual diye bi seçenek olmalı, oyuncaların bireysel tercihlerine sataşabiliosun. yap aga gene sen 4 4 2'ni ama bu sefer orta sahadaki veya defanstaki kanat oyuncalarını individual seçeneklerinde adamın kanada çektiği oyuncalara aggressive markaja ayarla. oyuncuların gölge gibi dolaşsın o kanat oyuncularının peşinde. bu arada defansını da olabildiğince geriye çek ve adamın çalım atmasını engellemek için kaleye çok yaklaşmadıkça topa atak yapma. zaten oyuncusunu yavaşlattığın zaman markaja ayarladığın arkadaş çılgınca saldırıp topu kapar.

l1 + r1 + l2 de kendini yere atma tuşu

hmm teşekkür ederim. ya son zamanlarda 4-3-3 yapiyorum..orta sahanın ortası 3 oyuncu forvetteki 2 adam kanatlarda tek forvet tarzı ama çok gol atılabilio süratli adamları koyarsan da bu taktikte şöyle bi şey var defanstaki adamlar sanki derin pas yediğinde bir ileri çıkıp öyle geri koşmaya başlıyolar eheh bunun bi çözümü yok heralde.hepinize teşekkür ederim.
ayrıca pyro yorumuna koptum ya asfkljklfsa.i5-3-2 senle oynayalım bi gün :))

olgunlara bakabilirsin.

Bilkent kampüsündeki Meteksan'a bakabilirsiniz...

kızılayda karanfil sokaktaki bıçakçılar kitapevi ve tunus caddesindeki akademi kitapevine bakabilirsin.

şayet garantiliyse bilkom'a götür tamir ederler. ayrıntılı olmadığının farkındayım ama ipod'un tr ithalatçısı ve teknik servisi onlar.

bence servise götürmek en iyisi. ipod orta tuş ile play tuşuna basınca da açılmıyorsa yeniden yazılım yüklemesi yapmak gerekir gibime geliyor, hd hasarı yok gibi çünkü. apple'ın sitesinde veya nette biraz araştırıp çözüm bulamazsan mecburen servis yolu görünüyor.

içindeki firmware'i yeniden yüklemeyi dene yapabiliyorsan..

Sadece tek bir benzer vaka bulabildim, ona da çözüm bulabilen olmamış. Problem hala devam ediyor.

www.pcnet.com.tr

Cevabiniz sorunun cevabi olarak onaylamis ve tüm site bu cevabi görecek!
activexdebugger.
yazguven.com'a gir. dracula virus temizleyici 3.1 'i indir. tarat.

edit: ba$ligi ben actiydim da entryleri sildigim icin $imdi bilgiler yok.
ayrica bu arkada$ gayet de buluyor, ediyor. siliyor da.

demiş assert h ekşiduyuruda daha önce. sorun çözüldü mü bilmiyorum tabi.

bu bana da oldu. hddler patron ve patron2 gibi paylaşılıyor.
çözüm activexdebugger.exe başlığında mevcut.

activexdebugger değil bendeki , dracula denen dandik programı bile deneyip öyle sordum soruyu. hala çözemedim.

bende patron olarak paylaştırmıyor, c$, d$, e$, f$ şeklinde paylaştırılmış görünüyor. Ayrıca normalde paylaştırınca disk ikonunda bir el beliriyor ama bende sanki paylaşım yokmuş gibi duruyor. Sağ tuş/paylaşım sekmesine gelince görebiliyorsunuz.

reca ediyorum bir kişi daha activexdebugger demesin kalbini kırarım :p

sorun muk'kemmel isletim sistemi windows xp nin kurulur kurulmaz kimseye sormadan etmeden butun partisyonlari sadece "administrator" ismindeki(default admin hesabi) hesap erisebilecek sekilde administrative share olarak paylasima acmasindan kaynaklaniyor. yani virus olarak dusundugun sey isletim sisteminin default ayari aslinda :) ustelik manual olarak o paylasimi kapattiginda da restart sonrasi tekrar acmasina hastayim. Konu hakkinda detayli bilgi icin:
www.petri.co.il

Cozum icin asagidaki registry key ini yaratman ya da degistirmen gerekiyor:
Hive: HKEY_LOCAL_MACHINE
Key: SYSTEM\CurrentControlSet\Services\LanManServer\Parameters
Name: AutoShareWks
Data Type: REG_DWORD
Value: 0

@raxiux abi sevinçten sarılasım geldi yemin ediyorum, işe yaradı

peugeot görünce kaçmam gerektiğini biliyorum, sorunlu olduğunu duydum ama hevesinizi kaçırmak istemem, eğer gerçekten dikkatli kullanırsanız her arabanın çıkardığı kadar problem çıkaracağına eminim. 206 arkadaşta var ama en baz versiyonu. o'nu pek sevemedim yani içi boş gibi geldi, eğer siz biraz daha donanımlı aldıysanız güzel olur. güle güle kullanın, performans olarak sorun yaşayacağınızı zannetmiyorum.

ben de 206 almayi dusunuyordum. ama abim peugeot yetkili servisinde calisan biri olarak kesinlikle ve siddetle almami engelledi. ayrica peugeot cok parasi olan ve arabaya para harcamayi sevenlerin arabasi. ben de bu nedenle gidip honda aldim.

devir islemleri sirasinda aracin "borcu yoktur" belgesini gormen yeterli. zaten noter isbilir birisiyse tum belgeleri kontrol ederek alir.

hayirli olsun

arkadaşlar problemleri biraz daha açıklarsanız sevinirim.

passion rules the game;
ne gibi sorunlar olduğunu duydun acaba?

trimpot;
çıkartığı masraflar mı var, yoksa modifiyeden mi bahsediyorsun?

çok teşekkürler...

hayir modifiyeden bahsetmiyorum. teknik olarak aksakliklari ve parcalarinin pahali olmasindan bahsediyorum. peugeot'nun tum modelleri boyle demiyorum ama. 307 cok leziz bir modelmis mesela. ama kesinlikle 206 almam engellendi.

bütün arabaların parçası pahalı artık arkadaşı yanlış yönlendirmeyelim. ama şu var ki söz konusu pejo olunca arabasını severen kullananlardan çok arabanın dayanıksızlığından dem vuran insanlar var. aynı modeli kullanan bir kaç kişiye sorun derim. forum falan bulabilirsiniz sanıyorum

fiyat konusuna gelemem, ancak gayet uygun bir araba olur. ama rehin işini kesinleştir. notere gidilmesi gerekiyor, sadece bankaya diil. aklında bulunsun.

alacağın araba zannedersem bayağı az yakacak, ancak fazla güçlü değilmiş, yokuşlarda 2. viteste zorlanabilir bile.

Yakın zaman içinde 2'inci bir el aldım ondan paylaşayım yaptıklarımı(Ankara için geçerli)

Satışı ile anlaştık fiyatta
Arabanın borçu olmadığına dair belgesini aldık, ayrıca vergisini de satıcıya ödettirdim(Bu dönem için)
Noter'e gittik ve gerekli belgeleri aldık
Parayı satıcıya verdim, arabamı aldım ve noter'deki belgelerle berabar emniyete gittim(Arabanın ruhsatı da bizde olacak tabi)
Emniyete ruhsat ile beraber noterdeki belgelerle beraber üstüme devrettim arabayı. Emniyette ayrıca sigorta da yaptırıyorsunuz.
Tüm bunlar olduktan sonra gidip kasko sigortasını yaptırıyorsunuz

Benim aklımda kalananlar bunlar, fakat eğer araba eski ise ayrıyeten birde muayene yaptırmanız gerekecek.

Arabaya gelecek olursa bundan 1 hafta önce a aynı arabanın 2006 modelini Gerede-Ankara yolunda sürdüm. Yokuşlarda tık demedi, atak ve güzel giden bir araba. Vites geçişleri de çok iyi ayrıca. Fakat Peugot'ların bazi modelleri sorunlu olduğunu biliyorum, en iyisi daha çok araştırmaktır

Ben de de Peugeot 206 var ama benzinli. Ben 1 yılı aşkın süredir kullanıyorum, araç 2005 model şu ana kadar ne bana ne de 1. sahibine sorun çıkartmadı. Her model arabadan şikayetçi insan bulabilirsin. www.sikayetimvar.com a gir bak burada her modelle sorun yaşayan insan var.

Ben aldığımda da araba bankadan rehinliydi. Önce bankaya gidip borcu yoktur yazısını aldık, bankanın imza sirküleri için notere gittik, sonra emniyete gidip bunu ruhsattaki rehinli ifadesini kaldırdık sonra maliyeye gidip borcu yoktur yazısı aldık sonra da notere gidip satış işlemlerini yaptırdık. Bundan sonra 1 ay içerisinde arabayı üstüne alman yani ruhsata işlettirmen lazım bunun acelesi yok bi tane trafik muamelecisine verirsenin 1-2 günde halleder.

Satıcıdan almanız gereken tek şey araba ile birlikte bir kod kartı geliyor o kod kartı çok önemli eğer yoksa arabadaki en ufak bir değişiklikte araba çalışmaz duruma gelir, taa fransadaki kayıtlardan öğrenilmesi gerekir ki en az 2 hafta sürer. Bunun dışında araba 3 yıldan yaşlı ise trafik muayenesini ve egzoz emisyon ölçüm kartını filan almanız gerekebilir. Belki satıcı bunları yaptırmamıştır o zaman 100-200 YTL eksik ödeyin. Bunların dışında kalan trafik cezası, vergi borcu varsa araba satılamaz trafik sigortası, kasko ise satıcı da kalır size devredilmez siz yeniden yaptırmak zorundasınız. Trafik sigortasının ruhsatı alırken yapılması şart, kasko ise isteğinize kalmış.
En son şunu söyleyeyim bu işler kısa süren işler değil. Noter satışına kadar yapılacak işlemler neredeyse 1 gün sürüyor. O yüzden 5dk da beşiktaş gibi düşünmeyin bütün gün başka plan yapmayın hatta sizin alakanız olmayan ruhsattan rehinin kaldırılması ve borcu yoktur yazısının alınması olayına hiç karışmayabilirsiniz bile direk noterde de buluşabilirsiniz...

Bu arada peugeot 206 lar 900kg filan 70BG ile kolayca 140-150 yapılıyor, daha fazla yapmak için 1.6 lar var araç hafif olduğu için gaza basılınca direk 150 ye zorlanmadan çıkıyor...

Rehinin mutlaka kaldırılması lazım ve ilk noter işi orada. Akabinde aracın borcu yoktur temalı kağıtların alınması işi var, taşıtlar vergi dairesinde yapılıyor. Aslında bunların hepsini satıcıdan isteyebilirsiniz, yani sizin adamla dolaşmanıza gerek yok. Ardından notere gidip satış işlemini gerçekleştireceksiniz, orada arabanın markası modeli yılına göre bir harç ödüyorsunuz, arabayı ne kadara aldığınızdan bağımsız bir şey bu. Yani adam size arabayı bedava da verse ödenecek bir harç o.

Bende 2001 206 var, benzinli. Memnunum, küçücük her yere giriyor, her yerden U çekiyor falan. Ön cam çok geniş ve görüş açısı süper o yüzden. Ön panel elektrik tesisatı zırt pırt bozuluyor, sanayide yaptırıyorum. Gerçi ben arabanın herşeyini sanayide yaptırıyorum, bi zararını görmedim. Bunun temel nedeni arabayı ilk aldığımda yolda giderken stop ediyodu (ikinci el aldım), götürdüğüm usta dedi ki "bundan önce bakım yapan yer -ki orası peugeot servisi- çift tırnak buji takacağına tek tırnak takmış, araba ateşleyemiyor", bu olaydan sonra servise iyice kıllandım.

İyi arabadır, az yakar, kalkışta fırlar falan. Ses çıkarır yannız, orası burası gıcırdar, frenleri öter. Başka bir derdi yoktur.

kış uykusu. :)

www.pet.gen.tr

yannız dikkat ettim forumlarda kış uykusuna yatırmayın zayıflıyor, ölebiliyor felan demişler.. çaresi ise ısıtıcı vs. kullanmak sanırsam.. aldığınız yere sorsanız iyi olur gibime geliyor.

minik yavrunun yaşayabilmesi için gerekenler şunlar;

(bkz: #8720783)

malesef ama malesef, yukarıdaki entry'imde saydıklarım olmazsa, hele de kaplumbağa yavruysa, kış aylarında kış uykusuna yatacak ve henüz yavru olduğu için bünyesi bu durumu kaldıramayıp ölecektir. çok sevgili hayvan satıcılarımız da, alıcıların eline bir paket karides, bir de dandik ufak bir plastik kap verip bunlarla yaşar demektedirler. hepsinin tek tek alnından öpeceğim.

başka sorularınız olursa da yardımcı olurum...

benim bildiğim etmezler.

edit: başka okullarda ediyorlarmış o zaman galba.

bence bütün derslerini başarıyla verirsen diplomanı eline verirler ilişiğini keserler.

tabi yine de öğrenci işlerine sormak lazım ama .

okuluna göre değişir. en güzeli dünyanın en zorlu maratonuna çıkıp "öğrenci işleri"ne bir sormak. ilk önce olmaz öyle şey diyeceklerdir hazırlanmış cevap olarak ama biraz kredi ve not sisteminden bahsedince işin olurunu da söylerler elbet... kolay gelsin...

son sınıfta bir ders almamak çözüm olabilir böyle durumda.

tüm derslerini tamamladığında kesinlikle ve kesinlikle mezun olursun.

ama ortalamamı yukarı çekecem diyorsan bir dersten kal veya bir ders alma bu şekilde yeterli krediyi tamamlayamadığından mezun olamazsın. öğrenci işleriyle konuşma bence oradakilerin gününe kısa süreli neşe katarsın gibi geliyor bana. =)

alttan ders bırakman lazım. kolay bişiler, seçmeli meçmeli bırakırsan rahat edersin.

ayrıca bizim üniversitede düşük olan dersleri tekrar almak gibi bir opsiyon yok verdiysen verdin gitti. bunu da araştır derim ben.

bence de mezun edip diplomayı eline tutuşturup çıkışı verirler. derslerden kalmayı başaramıyorsanız da(nasıl olacaksa artık) hocayla konuşup F vermesini sağlayabilirsiniz. misal final sınavından kötü not alacağını hisseden bazı arkadaşlarım hocayla konuşup eğer dersten geçecekse bile kalmayı talep etmişlerdi zamanında.

adam ol!

günde 1 kere diş fırçalayarak inci gibi dişlere sahip olmanız haliyle biraz zor.
sensodyn gentle white kullanın ancak sigara ve çayı çok tüketiyorsanız günde en az 3 kere dişlerinizi fırçalamanız, ayrıca diş ipi kullanmanız diş beyazlığı açısından elzemdir.
ha bu arada önden bi dişlerinizi temizletseniz de fena olmaz hani.

sert diş fırçası ve smokers tadında diş macunları ile günde 1'den fazla fırçalamanız, hatta insensitive'in dediği gibi denk gelirse bir de dişlerinizi temizletmeniz gerekebilir.

bu yöntemler dişleri "kazıyarak" temizleme metoduna girer. bu tür yöntemler de iki ucu boklu değneklerdir, zira kazınan diş eskisinden daha fazla "kirli görünmeye" adaydır. sürekli fırçalamak icap eder.

Uzun süreli (sigara kahve kullanmıyorsanız kalıcı) çözüm için (bkz: opalescence)

gittigidiyor'da lazerli diş beyazlatma ürünleri gördüm. işe yarar mı bilemiyorum. bakmak lazım:

urun.gittigidiyor.com

bundan bende de var. bir zaman evvel yaptırdığım temizleme işlemini, ne hikmetse hekim kardeşim basınçlı ve ilaçlı su diye tarif edebileceğim bir sistem ile yapıvermiş idi. çook eskilerden de kazımı yöntemini denemiştik ki hala dişlerimde çizikler var, belli belirsiz.
ancaaak bu ara yine oluştu bu kir-pas. çözüm şu ama denemedim. danıştığım doktor arkadaşlarım, olabileceğini garanti ettiler. şöyle ki; bir miktar sigara külü, bir miktar limon damlatılarak lapa kıvamına getiriliyor. ondan sonra da dişler bir güzel bununla fırçalanıyor. (sözlükte de buna ilişkin bir başlık olabilir. ayrıca youtube'da buna ilişkin bir de video izlemişliğim var: nasıl yapılır edilir gibi anlatıyorlardı.)
böyle iken böyle. ama henüz denemedim, zamansızlıktan.
yazdığım önerinin bir zararını gören olursa hiçbir yükümlülük kabul etmem peşinen söylerim.

benim bildiğim genetik olarak zenciler hariç öyle aşırı parlak dişler ilaçsız yapılamıyor bildiğim. ben de jel kullanmıştım ama sonra baktım gene oluyor gereksiz. bembeyaz olmasına gerek yok, sarı olmasın yeter diye düşünüyorum.

benim diş hekimi tozların dişi çizebileceğini, daha çabuk kirlenmeye sebep olacağını söylemişti, limonla, karbonatla fırçalamanın da öyle

hatta portakal suyu vs aitli şeyler içtikten sonra 20 dakika dişlerin fırçalanmaması gerektiğini, yoksa dişe faydadan çok zarar verildiğini de söyler

ha bir de porselen diş taktırabilirsiniz süper beyazlık için. ötesini bilmiyorum zaten..

Herkesin dis rengi bembeyaz degildir. Kimininki kemik rengi tonlarindadir. Disinizin bembeyaz olmasini istiyorsaniz disciye gitmeniz lazim. Ama once temizletip dislerinizin dogal rengini gorun. Begenmezseniz bembeyaz yaptirin derim cunku bembeyaz dis bence cok guzel bisey degil.

bir diş hekimi olarak kısa ve öz: sakın beyazlatıcı aşındırıcı macunlara abanmayın dişlerinizin canına okursunuz. yani fırçalama ile bir yere kadar beyazlık elde edilir daha sert fırçalayarak dişlerinizin ön yüzeylerini traşlarsınız. diş taşlarınızı temizlettirip diş hekiminizden klinikte veya evde hasta tarafından uygulanabilen beyazlatma yöntemleri ile ilgili bilgi edinin. Gidip piyasada elden ele dolaşan dandik,uyduruk beyazlatma yöntemlerini sakın ama sakın denemeyin. sonra üzülürsünüz. hem de çok. yani kısacası diş hekimi kontrolunde olmadan uygulanacak bir beyazlatma sistemi tüm dişlerinizin zarar görmesi ile sonuçlanacaktır. Literatürde bu şekilde belki binlerce vaka mevcuttur. Yaşananlardan ders alınız.

bana kablolarda bir bağlantı problemi veya driver problemi gibi geldi. donanımlar yerine tam oturmuş mu, driverlar en son versiyon mu diye bir kontrol edin isterseniz.

bilgisayarin marka modeli nedir?
dump dosyasini (c:\windows\minidump altinda olmasi lazim) zipleyip rapidshare gibi bir yerlere upload etmeniz mumkun mu?

belediyenin kurtuluş parkı içinde bir yeri var.
www.ankara.bel.tr

veterinerlik fakültesine gitmek için kızılaydan aydınlık'a giden herhangi bir vasıtayı seçebilirsin.

peki bu fakültenin tam yeri neredir?

dışkapı'da bir hastane var. ssk sanırım. onu geçtikten sonraki durakta inersen önünde inersin 227'ler kesin duruyor, 413 de duruyor sanırım. tam karşısında inersin. dönüş için gerekli durak da yine veterinerlik fakültesinin kapısından çıkınca azıcık ileride.

her türlü 413 ve 227 ler geçer. 317lerde geçer. onun dışında sıhhıyeden geçen pursaklar, solfasol ve benzeri otobusler de geçer. şöföre sorarsanız tam yerinde indirir, indiğiniz yerden karşıya geçince görürsünüz zaten. ssk durağından sonra ki durak. alt geçide girmeden ineceksiniz...

6 aylık kediye hormon iğnesi yaptırmak kedi için sakıncalı olabilir. Kusura bakmayın ama kedi sever birisi olarak bir kaç gün bu miyavlamalara dayanabilirsiniz gibi geliyor bana.

Miyavlama kesinlikle sorun değil fakat kedimin sıkıntı çekiyor olması sebebiyle hormon iğnesi yaptırmak istedim. Eğer bir zararı olursa tabii ki yaptırmam.

patchlidir edu lugano falan varsa. belki milli oldukları için koymuşlardır vakti zamanında.

kendileri yapıyorlardır. öyle verilmiyor çünkü.

Kırmızı sticker satılıyor üstünde ay yıldız da olan ondan alıp yapıştırıyorlar. Aslında yaptıkları "resmi evrakta tahribat" suçu ama polisler ses çıkarmıyor...

ben yakından baktım, kenarlarden mavi kısım belli oluyodu. dandik bişeyler yapmışlar işte. şekilcilik, başka da bişey diil. sallandırcaksın iki tanesini.

mavi plaka olayi, gumluk birligine uye olan ulkelerde uygulaniyor.
kirmizi da i$te arkada$larin da dedigi gibi sticker falan.

tabi ki olabilir. firmware'le oynanabilir, symbian'sa zaten destekliyodur falan. envai çeşit yol var.

istediğimiz symbian 9.1 programını yükleyebiliriz desek daha doğru olur.

assert h yazmadan ben yazayım, utorrent'in stabil sürümlerinden olan 1.6.1'i kullanın :)

1.7 sürümlerinde hatalar olabiliyor. ben 1.7.5 kullanıyorum bi şey olmadı ama...

ya google'da arattım cart diye laptop kapanıyor keyword'üyle. forumlarda hep cpu fazla ısınıyodur, fanı tıkanmıştır filan diyolar. olabilir mi?

bu arada bir kez daha kapandı. üstelik o sırada utorrent açık diildi. fişe takılıyken açmaya çalıştım açmadı, fişten çekince açıldı. sıçtık mı?

utorrent versiyonu 1.7.6

genelde aniden kapanma fazla isinmaya delalettir, acin ve task manager dan bi gozlemleyin cpu kullanimini en cok ne kullaniyor, eger utorrent cok zorluyorsa kaldirin ve o sekilde bir bakin degisiklik var mi diye. duzelirse denildigi gibi baska versiyon deneyin derim.

utorrent kapalıyken de aynı şey oldu. bi çevirdim laptopun altı alev alev yanmakta?
garantisi bitti ve servis kol gibi sokar diye korkmaktayım.

fan ınanamayacagın kadar kirlidir, boyle elektrik supurgesi torbası gibi olmustur orası. ya da capon liseli kasıkları da olabilir. sok alt tarafını ısı plakasını ve de fanı temızle biseyi kalmaz.

Fanı çalışıyor mu?
Fanın hava çıkışından içeri basınçlı hava tutarak temizleyebilirsin...
Çat diye kapanmalar genelde anormal ısınmalarda sistemin ulan yanacam kapatayım bari demesinden olabilir. Eğer açmanın ilk 2 dakikasında hiç kapanmıyor da ısındıktan sonra kapanıyorsa bundan şüphelen.

yok 2 dakkada diil yarım saat filan takılıyo. basınçlı hava niyetine bi el süpürgesi tuttum bi de soğuk tarafından saç kurutma ama gene oldu..

olmadı laptoplar için böyle tahta tepsi gibi soğutucular var plastikten falan. onlara bak bi.

küçük kara balık - samed behrengi

Seçtiğiniz nicki romanına kahraman yapmış yazarın tüm kitapları:))) Bitirmeden bırakmazdım o yaşlarda.

küçük prens, küçük prens, küçük prens


(bkz: le petit prince)

çocuk kalbi. böf.

(bkz: jonathan livingston seagull)
(bkz: jonathan livingston)

Düzenleme: Reeper redeemer'ın dediği gibi Martı imiş kitabın adı; )

hiroşima çocukları

ayrıca şiir kitabı düşünürsen, fazıl hüsnü dağlarca, kuş ayak

colonizer türkçe çevirileri martı adı altında satılıyor o kitabın

yaramaz kızlar serisi vardı biz o yaştayken, yani çok eskiden. bayılırdım. yakın zamanda da gördüm sanki bir kitapçıda.

küçük kadınlar, küçük erkekler, gümüş patenler, demiryolu çocukları...

pal sokagi cocuklari

jules verne,çok severdim o yaşlarda hala saklıyorum. gültendayıoğlu'nun bilimkurgu tadında çocuk kitapları var,ölümsüz ece hala favorilerimdendir. bi de mutlaka küçük kadınlar.

can dostum buddy vardı ama o basketbol filmi oluyor mu tam bilmiyorum. bir de space jam.

-the basketball diaries
-sakar ernest basketbolcu

www.pumpupthemovie.com

www.sportsinmovies.com
www.geocities.com

dizi istersen (bkz: beyaz golge)

www.imdb.com love and basketball :)

earl the goat manigault. Zenci aksanına alışık değilsen filmden pek bir şey anlamıyorsun, İngilizce bile olsa altyazısını bulamadım ben...

ZAFERE DOGRU bdie KIRMIZI AYAKKABILAR inşallah yardımcı olmusumdurr

Tarık Akan'ın TRT'de gösterilen dizis vardı: koçum benim.

amerika'nın dünya ekonomisini domine etmesiyle ilgili. bir çok ülkenin baya sağlam dolar rezervi var, dolar uluslararası bir çok işte kullanılıyor. değer kaybedince otomatik olarak çoğu ülke zarar görüyor. ayrıca amerika'nın kontrol ettiği bir çok sektör bilişim, borsa vs. vs. en ufak bir yerel dalgalanmada tüm dünyada etkileniyor. amerika'nın bir çok konuda alternatifi yok dünya çapında, o yüzden diğer ülkeler peşinden gidiyor.

dünya globalleştiğinden beri tüm ekonomiler birbirine bağımlı ve bağlı hale geldi. eğer basitçe bir malın ya da hizmetin izini sürebilseydik heralde en azından 3-5 ülke ziyaret ederdik. bu yüzden dünyanın en büyük hizmet ve mal alıcılarından birisi olan amerika ekonomisinde yaşanacak bir resesyon (durgunluk) üretimlerinin düşmesine, bu da mal, hizmet alımlarının azalmasına, bu da bizim ya da diğer ülkelerin amerikaya ihracat yapamamasına sonunda da amerikadaki ekonomik durumdan kötü bir şekilde etkilenmemize yok açar; işsizlik artar, milli gelir düşer, enflasyon artar vs. sadece tek bir pencereden baktım, uluslararası para piyasasındaki hareketlenmelerin (borsamızda bulunan yabancı paranın çıkmasından vs.) yol açacağı etkilerden bahsetmek bile istemiyorum.
endişelenmeyin, amerikan merkez bankası bu durumun olmasına izin vermez zira faizleri düşüp para arzını arttırarak bu durumun önüne geçebilirler ki başkanları da geçenlerde öyle bir şeyler söylemişti.

kisa ve net: dunyada uretilen mallarin yarisi ulke disina gonderiliyor: yani international trade.
bu ticareti %3 sakatlarsan (e.g: abd resesyonu), cumle alem bundan guzel pay alir.

son 7 yilda tum dunyanin buyumesinin destegiyle ne de guzel %6x7=%42 reel buyuduysek, simdi pasa pasa birlikte yavaslayacagiz. ekonomik sistem uzun vadede ya enflasyona kayar ya da daralmaya. ara dengeyi tutturmaya calisirsin (goldilocks). yumurta kasiktan dusende kirildiginda, birinden birinin maksimumundasindir.

piyasaların birbirine bağlılığı ve ottan boktan etkilenmesi,
dolara endeksli ekonomik sistem,
ithalat-ihracat mevzuları

abi iyi de toptan batıyor olmanın mantığını çözemiyorum ben yine de.. madem herkes zararlı çıkıyor, niye bi allahın kulu çıkıp da "yahu giren hepimize giriyor, bi el atalım şu işe" demiyor

dolar değer kaybediyor diyorsunuz ama demek başka bişey değer kazanıyor. kimse uzaya bişey götürmüyor sonuçta herşey dünyada. kaybolan şey ne ve nereye gidiyor. misal benim 10 portokalım var. buna 15 domates alabiliyorsam portakalın değeri düşüp artık 10 domates alabiliyorsam demek domates değerlendi. portakalcılar batabilir ama domates değerlenir.

bunun gibi birileri batarken birileri değerlenmeli bence de. he ne olur petrole yatırırlar, altına yatırırlar. tahvile yatırırlar. olan dolar rezervi olanlara olur. ama külliyen batma olmaz bence

"dur diyelim su ise" demek icin, once yonunu kesin olarak karar vermelisin. ekonomi enflasyona mi gidiyor, resesyona mi? senaryolara bakalim:

- resesyon geliyor. ne yapabilirsin? faizleri acaip dusurebilirsin. Fed (Bernanke) su anda bunu zaten yapacak. ama bu etkisi ancak 6 aydan sonra gercek anlamda etkiliyor ekonomiyi. tren gibi dusunelim. frene veya gaza (oduna) ne kadar erken basarsak o kadar iyi olur.

amma, merkez bankalarinin ana gorevi buyumeyi (ve borsalari) yukseltmek degil. oncelikli is: enflasyondan kacmak. 2007'nin basina kadar fed'in kastigi sey buydu. bu nasil yapilir? faizleri yukselterek veya yuksekte tutarak. yani kirilgan bir ortamda resesyona yol acarak.

arti, tum ipler bir kisinin elinde degil. ekonomik buyume hukumetlerin, enflasyon ise merkez bankalarinin sorumlulugunda aslolarak. genelde hukumetler mb'lerin faiz kesmesini ister. mb'ler de "hoca iyi de enflasyon var?!" diyerek buna engel olup faizi yuksek tutmak ister.

tum bunlarin ustune: bolge ekonomileri birbirinden farkli ozelliklerde. petrolden zengin olan araplar ayri, turkiye ayri. cin'den zarar eden batililar ayri, cin'e hammadde veren afrika/japonya ayri.

yani o kadar cok ip var ki dunyada, her birini dogru yone cekmek olasi degil. ekonomik olarak daralmak elbette kotu bir sey. ama yuksek enflasyon da o kadar kotu. bu arada bu olaylarin etkilerini acikca yazmak gerekirse;

enflasyon = fiyat seviyesinin nominal olarak yukselmesi = cepteki paranin deger kaybi
resesyon = ekonomik daralma = sirket kapanmalari, isten cikarmalar = asiri resesyonda deflasyon sarmalina girme

her birkac ayda bir nehir 2 kola ayrilir. dogru yolu bilsek, "sap usta oraya!" dersin. ama bunlar ekonomideki binlerce veriden toparlaniyor. hem gecikmeli hem de alfabenin harfleri kadar "net ve anlasilir" degil. sonunda, zarar verecek boyutlara geldikten sonra fark ediyorsun.

netekim tarihte "icine girilmeden fark edilmis" resesyon yok. hepsini en erken girdikten 3 ay sonra anliyorsun. ahan da simdiki gibi.

not: efruz'un mesajini simdi gordum: derivative kontratlarin degeri dunya ekonomisinin boyutundan daha buyuk artik. derivative dedigin sey "havada duran bir kontrat" demek. yani alti bos. karsilayan bir mal yok. sen bir kagit yazip bunu birine 1 liraya satiyorsun. 3 liraya baskasi aliyor. 5 liraya da baskasi. sonra bir gun kriz cikiyor kontrat 0 ediyor. ekonomik deger kaybi yasaniyor. elbette o paralar birilerine odendi. ama mal olarak degil. birileri zengin edildi ama global olarak yavaslama baslatti. yani elma-armut hesabiyla kiyaslanacak bir konu degil

tüm dünya ekonomisinin tamamen iflası gibi bir ihtimal var mı peki bu durumda? eğer varsa sonrasında yaşanacaklar nelerdir, yeni bir düzen mi kurulur, ne olur?

bence dunya ekonomisinin cokmesi gibi bir sey olmaz. en azindan piyasa kendi kendini yok etmez. 3. dunya savasi, suyun/petrolun bitmesi, endemik virus vb dissal faktorlerin etkisiyle oyle bir cokus yasanir anca.

bunun nedenini de soyle izah edeyim kendimce: 1950lere gelinceye kadar merkantilizm vardi. yani, mal uret sat para kazan. aldigin para da devletin kasasinda altin olarak tutulurdu. yani "bu para yaramaz artik" dediginiz anda altina cevrilebilirdi.

sonra Bretton Woods falan oldu isler degisti. altinin "koruyuculugu" iptal edildi. Merkez bankalari devri basladi. Bunlarin bastigi "fiat money", yani gorunurde hicbir teminati olmayan bildigin seluloz, dunyanin deger olcutu haline geldi.

bu verinin ustune, son 10 yilda gelisen "turev urunler" piyasasi geldi. basilmasi, yayilmasi, dolasim hizi, nominal vs reel degeri vb pek cok konuda binlerce teze konu olmus kagit paranin ustune kuma geldi diyebiliriz. o kagidin %x kadar daha degerlenecegine dair iddia iceren bir baska degersiz kagit. 2. kagidin degeri de 1. cinsinden hem de. suyunun suyu.

peki aslinda ne oluyor?

dunya 100 saat calisiyor, 100 birim mal uretiyor.
para dedigimiz hede bunu bir yil 1000 liraya satiyor.
sonraki yil 1100 liraya. burda bir dalga var.
sonra turev urunler onu aliyor 2000 yapiyor.
guzel oldu bu diyen para 3000 yapiyor.
turev urun bos kalmiyor 10000 yapiyor.

bu degis tokusun 2 ana aktoru var: 1- finans sektoru 2- bu isi bilen sermaye sahipleri (para veya makine fark etmez)

bu 2 kesim, bu dev hacimden kendine %1-2 yontuyor. urettigi turev urunler %50 deger mi kaybetmis bakmiyor. o alacagi komisyonda.

goldman sachs'in gecen yil 40 bin calisanina dagittigi ortalama bonus: 650,000 amerikan dolari. maaslari ayri.

sonuc: dunya hala 100 birim mal uretiyor. cokme ihtimali bulunan sey: teminatsiz kagit (fiat) para ve merkez bankasinin faiz silahiyla mudahalesinden olusan para sistemi. bu sistem cokerse de ekonomilerin sonu gelmez. halen 100 birim uretmeye devam ederler. belki bir sure toz duman olur. ama sonra yeni bir sisteme gecilir. en zor sartlarda bile onumuzde bir ornek var: bagla paranin degerini altina, eski yuzyillardaki gibi; dusunme faizleri vesaireyi.

wii hiç oynamadım ama sanırım ps2'ye yakın grafikleri var. azıcık daha kötü gibi tanıtımlardan izlediğim kadarıyla. yine de ben de alacak olsam wii alırdım. internetten veya gittigidiyordan almayı deneyebilirsin, garanti olayını tam bilmiyorum oradan alınanların ama ucuz olduğunu biliyorum. çip aşağı yukarı aynı mantık kopya oyun için.

chip ile pal ise aletin pal oyunları ntsc ise ntsc oyunların tamamını (bilemedin %99unu) oynayabiliyorsun

garantili wii almak aradaki fiyat farkı dusunulurse yapılacak en son sey olmalı,bence ikinci el bir çipsiz ntsc en çok iş göreni olacaktır.piyasada sıfır ntsc wii'ler 300 ikinci el ntsc wii'ler 200'e kadar bulunuyor rahatça,başlangış olarak çip taktırmak yerine orijinal bir iki oyun alarak deneyebilirsin konsolu,çok memnun kalırsan çip olayına girersin,ki ben kesinlikle önermiyorum çip taktırmanı (hem cihaza verecegi zarar hem de senin oyun zevkinin içine etmesi sebebiyle)

grafik olayına gelince ps2'den kötü filan değil bin kere daha iyi grafikleri,hem grafikleri kötü olsaydı bile (kesinlikle değil) sırf kumanda keyfi için alınır bu alet (ne dedigimi anlaman için red steel'in reklamını seyretmeni tavsiye ederim)

youtube'dan wii "oyun adı" yazarak diğer oyunların görüntülerini de izleyebilirsin

(bkz: wii oyunları) başlığına oyunları yazıyorum arada. lcd tv sahibiysen komponent kablosu ile 480p çıktı alabilirsin ki bu da oyunlarda seni tatmin edecektir. wii yi ps2 ps3 ile karşılaştıracaksan hiç alma derim wii apayrı birşey. wii tamamen eğlence için alınabilecek fiyat/performans oranı en yüksek konsoldur bence. ayrıca daha önce bu sorular soruldu arasanız bulacaksınız efenim.
çipten korkmayın. çip iyidir. güzeldir.

bir de kişisel deneyimlerime göre ntsc-u konsol almak daha mantıklı görünüyor. bütün oyunlar önce usa için çıktığından dolayı çipli bir ntsc-u tadından yenmeyecektir. pal alınca öyle bekliyorsun her oyun çalışmayabiliyor. 1-2 ay sonra pal i çıkabiliyor falan. bunun istisnası endless ocean dır sanıyorum önce jap sonra pal olarak çıktı. ki harika bir oyun ama o da bayıyor bir süre sonra.

tercih kısmı için yorum yapayım öncelikle:next-gen olsun diyorsan hdmi çıkışlı bir xbox (ntsc-u işini görür fiyatı da daha uygun) hayır daha eğlenceli olsun arkadaşlarla takılalım diyorsan wii derim.komponent kabloyla görüntü aldığın zaman ps2den çok daha kaliteli bir görüntü elde ediyorsun progressive scan sayesinde.legend of zelda, metroid prime wii aldırtacak oyunlardan.eğlenceli kısmı ise warioware'den başlar mario galaxy ile devam eder.chip tatmin edici diye biliyorum sorun yaşayan pek duymadım.kolay gelsin.

dişçiye gitsen mesela?

bildiğim kadarıyla 20 yaş dişi çektirdikten sonra, (hemen sonra değil, daha sonra) hayvani bir şişlik olması çok anormal değil, eğer kısa sürede geçmediyse derhal dişçinize en azından telefon etmeniz çok iyi olur. bu akşam dişçi bir arkadaşımı göreceğim, hatırlarsam ona da sorarım.

çok normal bir şey bu... durumda bir anormallik yok. ha bazı insanlarda o kadar şişmiyor, o da doğrudur...

sıvı şeyler yiyin, katı şeyleri öğütücüden geçirin, kamışla emin...

Ben 4 adet 20 yaş dişi çektirdim birkaç ay önce.. Alt çenede olanları davul gibi şişirmişti.. Yani gayet normal.. Benim morarmadı, ama moraranları da mevcut imiş.. Dişçiye falan gitmene gerek yok.. 1 hafta en geç 10 güne iniyor.. Sonra da sakız çiğneyecek kıvama geliyorsun zaten. Geçmiş olsun.

teşekkürler cevaplar için..şiş biraz indi çabucak geçer umarım..:)

1. online olayında korsan pal hede hödö diye bir şey yok. update olayına dikkat etmek gerekiyor sadece (bkz: #11185475)

türkiye televizyonları için pal gerekli. lakin ntsc'i yi pal'a çeviren küçük bir aparat var diye biliyorum. almadan önce detaylıca araştırsan iyi olur.

pal

ps3 ve xbox'a göre nintendo bu işin babası, bozulmaz.

Çipi taktırdığın yer servisindir, çıkartıp normal yere gidemezsin anlarlar. Yırtılan kağıt gibi bir şey vardır vida üstünde kutu içinde falan.

bilmiyorum

tahtakale den uygun bulamazsın. www.irmaktoysland.com burada varsa en ucuzdur

edit: uygun bulursun :) yanlış yazmışım.
edit2: hangi açıdan okuduğuna bağlı o haliyle de benim demek istediğim anlama geliyor ah güzel türkçe

ntsc wii kullanan biri olarak kesin tavsiyem ntsc almandır,simdi pal aldıgın taktirde mutlaka çip taktırman gerekir ki orijinal oyunların tanesine 100 kusur ytl vermeyesin,su anda cok populer oldugu icin ikinci elleri bile deli para bu oyunların.

Çip taktırmanı da tavsiye etmiyorum,sonucta bence çip takılmış aletlerin her zaman çok daha kolay bozulma ihtimali var.

Bence benim gibi yap,ntsc bir wii al pal'ların yarı parasına (ben mesela 300 ytl'ye aldım sıfırını,piyasada 200'e ikinci eller bile var) ve orijinal ntsc oyun al,ister amazondan ister piyasadan,fiyatları Pal oyunlara gore cok daha dusuk

bende yakın zamanlarda wii edinmeyi planlıyorum..şu an almanyadayım..ucuza burda kumandası aksesuarı falan aldım ettim,bi oyunları kaldı, türkiyeye dönünce de kendime konsolun kendisini - pal wii alıcaktım tee ki buraları okuyana kadar..kafam karıştı şimdi..ben parası neyse veririz ya diyordum oyunlara-bayanlara selam ederim- ama şimdi bu çip olayı kafamı karıştırdı...şimdi bu çip wiikey,ntsc ye takınca noluyor pal e takınca noluyor..aydınlatın beni pls tşk

okuduğum kadarıyla çip paylaşım programlarında bulunan iso'ların konsolla bölgesi aynı olanların tamamını, başka bölgeye ait olanların ise ~ yarısını çalıştırabilmenizi sağlıyor. üstteki update konusunda dikkatli olma uyarısına dikkat çekeyim, sormadan güncelleme yapan oyunlar varmış. internet bağlantısını keser ya da sürekli güncelleme yaparsanız o da sorun olmayabilir. argon diye yeni bir çip çıkıyormuş süpermiş diyorlar bir de.

Mümkünse yurt dışından gelecek birine aldırın. Yarı yarıya yakın fark olabiliyor.

hayır. 4.2.2.1 ve 4.2.2.2 kullanıyorum ben de ama sunucu bulunamıyor dedi.

acilmiyor.
hidemyass ile de denedim, yok. sanirim down ?

daha geçen hafta üç aylık üyelik almıştım. bendeki şansın gözünü seveyim.

bende bi problem yok?

Yurtdışından da açılmıyor. Neyse ki türk telekom değil sorun :)

@sofistike maymun
.de olmasın o

@kofteburger

.de üzerinden login olmayı denedim olmadı?

Evet yabancılar da erişemiyor, az önce onayladılar.

Domain adresinde sorun var ama IP sağlam:
80.239.151.250

Yalnız yükleme ve indirmeler çalışmaz şimdilik. Çalışan bir domain gerekli o iş için.

bu geceyarısına doğru açılacakmış, digg'de yazıyordu sanırım.

maghia.free.fr adresindeki ip ayarları %windir%/system32/drivers/etc/hosts doyasına eklenince düzeliyor +rep emeğe saygı

an itibariyle erişim yeniden sağlanıyor.

20. January 2008 - Problems accessing RapidShare

Unfortunately, starting at 5 pm CET, one of our carriers experienced a severe technical problem with their hardware, causing a loss of 50 gigabit of bandwidth. Therefore RapidShare was unavailable for several hours. We already have taken steps to avoid this particular problem in the future.

(bkz: slam dunk)